Banıçiçek’in Hayatı, Diriliş Ertuğrul 2. Sezon Karakterli Banıçiçek Kimdir, Dede Korkut Hikayeleri, Dede Korkut Hikayelerinde Banıçiçek, Dede Korkut Hikayeleri Bamsı Beyrek, Diriliş Ertuğrul 2. Sezon Banıçiçek Kim, Banıçiçek’in Anlamı Nedir, Banıçiçek’in Hikayesi, Banu Anlamı Nedir, Banı Kelime Anlamı Nedir, Banıçiçek Hakkında Bilgi.
Banıçiçek; Dede Korkut hikâyelerinde geçen Türk, Azeri ve bazı Altay efsaneleri ile masallarında bahsedilen Türk kahraman olan Bamsı Beyrek’in beşik kertmesidir. Oğuz boylarında kadınların eşit haklara sahip olduğunun en önemli, en belirgin simgesidir. Banu (Bağnu) Çiçek diye de geçer.
Banuçiçek kelimesi; Banu/Banı sözcüğü Fars kökenlidir ve Hanım anlamına gelmektedir. Dede Korkut hikâyelerinde geçen Banuçiçek ismi hanım yani kral karısı anlamında olan Banı sözcüğü aslından bu manada bir nevi bir unvandır. Hanım anlamına gelen Banu veya Banı kelimesi ile güzelliği ifade eden Çiçek kelimesinin birleşmesi sonucu oluşan bir isimdir. Moğol-Türk dillerinde ortak olan bu kelime Orhun Yenisey yazıtlarında Çeçek şeklinde geçmektedir ve güzellik içerikli olduğu için eski Türk isimlerinde önemli bir yere sahiptir.
Banıçiçek ismi ayrıca Moğolların konusunun işlendi Diriliş Ertuğrul’un 2. Sezonunda geçmektedir. Diriliş Ertuğrul dizisinin 2. Sezonunda Banıçiçek karakterini Gökçe Saatçi canlandırmaktadır.
Dede Korkut Hikayeleri; Bamsı Beyrek İle Banı Çiçek
Oğuz Beyleri Aladağ’a ava gitmişlerdi. Oğuzun üstüne sürüyle geyik geldi. Bamsı Beyrek bir geyiği kovarken gök çayırın üstünde bir kırmızı otağ gördü. Geyiği otağın önünde okladı. Otağa girmek istediyse de edeplendi. Girmedi. Meğer bu Bay Bican’ın kızı Banı Çiçek’in eviydi. Banı Çiçek dadılarına seslendi; “Bre dadılar! Bu kavat oğlu kavat bize erlik mi gösterdi? Varın payını alın!” dedi.
Kısırca yenge geldi. Beyrek’ten pay istedi. Beyrek; “Ben avcı değilim, bey oğluyum. Hepsi sizin olsun” deyince Banı Çiçek’in kanı kaynadı.
Beyrek’in yüzü peçeliydi. Banı Çiçek; “Bre çağırın otağa gelsin!” dedi.
Banı Çiçek; Yiğit, gelişin nereden?
Beyrek; İç Oğuzdan.
Banı Çiçek; Kimin nesisin?
Beyrek; Bay Büre oğlu Bamsı Beyrek dedikleri benim.
Banı Çiçek; Niçin geldin?
Beyrek; Bay Bican’ın bir kızı varmış, onu görmeye geldim.
Banı Çiçek; O kız kimseye görünmez. Fakat ben dadısıyım. Gel seninle ava çıkalım. Benim atımı geçersen, onun atını da geçersin. Benim okumu geçersen, onun okunu da geçersin. Güreşte beni yıkarsan, onu da yıkarsın.
Beyrek; Öyleyse atlanın!
İkisi de atlandılar. Yarış yaptılar. Beyrek’in atı kızın atını geçti. Ok attılar, Beyrek’in oku geçti. Güreş tuttular, yenişemediler. Beyrek bunaldı. Bu kıza basılacak olursa Oğuz içinde bir daha başını kaldıramazdı. Kızı kavradı. Bağdaladı. Emceğinden tutunca kız huylandı. Kendisini yere bıraktı. Bay Bican kızı Banıçiçek’in kendisi olduğunu söyledi. Bamsı Beyrek, Banı Çiçek’i 3 öptü, bir dişledi. Parmağındaki altın yüzüğü çıkardı, Banı Çiçek’in parmağına geçirdi. “Aramızda bu nişan olsun!” dedi. Bamsı Beyrek eve geldiğinde babasına evlenmek istediğini söyledi.
Baba; -Oğuz’dan kimin kızını alayım? Beyrek; -Baba! Bana öyle bir kız alıver ki, ben yerimden doğrulmadan o kalksın, ben siyah koç atıma binmeden o binsin, ben düşmana varmadan o baş getirsin. Baba; -Oğul, sen kız değil kendine yoldaş dilersin. Sen Banı Çiçek’i istersin. Beyrek; -Evet baba. Baba; -Banıçiçek’in bir kardeşi vardır. Adı Deli Karçar’dır. Kızı isteyeni öldürür. Bamsı Beyrek ısrar edince babası Bay Büre, Oğuz Beylerini okudu. Danışık etti. Banı Çiçek’i istemeye Dede Korkut’u gönderdi. Dede Korkut, Bayındır Hân’ın tavlasından 3 at seçti. 2 atı yedekleyerek Deli Karçar’ın otağına gitti. Baş indirdi. Bağır bastı. Görklü selâm verdi. Deli Karçar; “Amelin mi azdı? Ecelin mi geldi? Buralarda neylersin?” deyince Dede Korkut, Tanrı’nın buyruğu, Peygamberin sözüyle Banı Çiçek’i istemeye geldiğini söyledi. Deli Karçar öfkelendi. Dede Korkut başına gelecekleri sezdi. Daha fazla beklemeden atına binip oradan uzaklaştı. Deli Karçar ardından kovaladı.
Atı yorulan Dede Korkut, yedek atına binerek kaçmaya, Deli Karçar da onu kovalamaya devam etti.
Deli Karçar sonunda Dede Korkut’u yakaladı. Kılıcını kaldırdı. Boynuna vurmaya hazırlandı.
Dede Korkut ermiş kişiydi. İsm-i Azam okudu. “Vurursan elin kırılsın” diye beddua edince Deli Karçar’ın eli havada kaldı.
Deli Karçar; “Medet! El aman! Tanrı’nın birliğine yoktur güman! Dede, elimi iyileştir, Banı Çiçek’i vereyim” dedi. Dede Korkut dua etti. Deli Karçar’ın eli düzeldi. Deli Karçar, kız kardeşi için kalın olarak; maya görmemiş bin buğra, kısrak görmemiş bin aygır, koyun görmemiş bin koç, kuyruksuz kulaksız bin köpek ve bin pire istedi. Dede Korkut bu istekleri Bay Büre’ye iletti. Olan biteni nakletti. Bay Büre sevindi.
Toy günü için hazırlıklara başlandı. Dede Korkut hediyeleri aldı. Deli Karçar’ın yanına geldi. Deli Karçar hediyeleri beğendi. Deli Karçar pireleri göremedi. Dede Korkut, pireleri alması için onu çadıra girdirdi. Pireler saldırınca Deli Karçar bağırmaya, çadırın kapısını açması için Dede Korkut’a yalvarmaya başladı. Bir daha kavga etmeyeceğini söyledi. Tövbe etti.
Oğuz töresine göre gerdek çadırı, güveyin attığı okun düştüğü yere dikilirdi. Bamsı Beyrek okunu attı. Okun düştüğü yere gerdek çadırı dikildi. Yavuklusunun gönderdiği kırmızı kaftanı Beyrek’in giymesi yoldaşlarına hoş gelmeyince Beyrek kaftanın sırayla giyilmesini istedi.
Bir cevap yazın