Dyatlov Geçidi Hakkında Teoriler, Dyatlov Geçidi Vakası Ve Yaşananlar Olaylar Nelerdir, Dyatlov Geçidi Sırrı Çözüldü Mü, Dyatlov Geçidi’nin Esrarı Nelerdir, Dyatlov Geçidi Vakası’ndan Tek Kurtulan Kimdir, Yaşanmış Esrarengiz Olaylar Nelerdir, Dyatlov Geçidi Vakası’nın Sırrı Nedir, Dyatlov Geçidi Vakası’nın Filmi, Dyatlov Geçidi Vakası Kazası Olayı Nedir, Dyatlov Geçidi Hakkında Bilgiler.
Dyatlov Geçidi Vakası ya da Dyatlov Geçidi kazası olarak adlandırılan olay 2 Şubat 1959 gecesinde Ural Dağları’nda 9 kayakçının gizemli ölümlerine neden olan esrarengiz olaydır.
Yapılan araştırmalar sonucunda; kayakçıların yaşadığı o esrarengiz gece sonunda bilinmeyen bir nedenden dolayı çadırlarını yırtmışlar ve -30°C sıcaklıkta ve ağır kar yağışında yalın ayak çadırı terk etmişlerdir.
Dyatlov Geçidi Vakası adlı yaşanan olaylar 2013 yapımı Şeytan Geçidi adlı korku filmine konu olmuştur.
Orijinal adı The Dyatlov Pass Incident olan 2013 yapımı Şeytan Geçidi filminin yönetmeni Renny Harlin’dir.
Şeytan Geçidi filminin oyuncuları: Holly Goss, Matt Stokoe, Luke Albright, Ryan Hawley, Gemma Atkinson, Nikolay Butenin, Nelly Nielsen, Valeriya Fedorovich
Igor Dyatlov liderliğindeki grup, sekiz erkek ve iki kızda grup Kuzey Ural Dağları’nın Otorten Dağı’na kızak gezisi yapmak için yola koyulurlar.
Igor Alekseieviç Dyatlov, Zinaida Alekseevna Kolmogorova, Lyudmila Alexandrovna Dubinina, Alexander Sergeieviç Kolevatov, Rüstem Vladimiroviç Slobodin, Yuri Alexeieviç Krivonişenko, Yuri Nikolaieviç Doroşenko, Nicolai Vladimiroviç Thibeaux-Brignolles, Semyon Alexandroviç Zolotarev, Yuri Yefimoviç Yudin’den oluşan on kişilik grup 25 Ocak 1959 tarihinde tren ile Ivdel’e gelirler.
Ivdel’den otobüs ile Vizhai’ye geçerler. Grubun onuncu üyesi ve grubun en şanslısı olan Yuri Yudin, ayağını burktuğu ve hastalandığı için Vizhai’den öteye gidemez.
Igor Dyatlov liderliğindeki 9 kişilik grup en son 27 Ocak 1959 tarihinde görülür. Grubun planına göre, 12 Şubat 1959 tarihinde zirve yolundan hemen önce konakladıkları Vizhai’ye dönecekler ve spor kulübüne telgraf çekeceklerdi. Grubun lideri Igor Alekseieviç Dyatlov gecikme olabileceğini belirtmişti.
Bundan dolayı birkaç günlük gecikme kimseyi enşilendirmemişti fakat gruptan birkaç günden fazla haber alınamaması insanları endişenlendirmeye başladı.
Arama çalışmaları sonucunda korkunç ve gizemli olay ortaya çıktı. Kurtarma ekibi 6 Şubat 1959 tarihinde grubun terk edilmiş ve parçalanarak kullanılamaz hale gelmiş çadırı buldu.
Sekiz kişiye ait olduğu belirtilen ayakkabı izleri ormanlık alana yöneliyordu. Arama ekibi araştırmalarına göre; 500 metre sonra ise izler karla örtülüyordu. Ormanın girişindeki sedir ağacının altında yanarak kül olmuş odunlar ve Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko’nun cesetleri bulundu. Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko yalnızca iç çamaşırı ve çorap giymişlerdi. Yakmaya çalıştıkları odunlar ise cesetlerinin bulunduğu sedir ağacının beş metre yukarısından kırılmıştı. Araştırmacılar bundan, ikilinin bir şeylere bakınmak için ağaca çıktığını düşünmektedirler.
Araştırmacılar sedir ağacı ile kamp arasında üç ceset daha buldu. Bunlar; grubun lideri Igor Dyatlov, Zina Kolmogorova ve Rüstem Slobodin’di. Birbirlerine 150’şer metre ara ile bulunana bu 3 dağcının kampa geri dönerken öldükleri düşünüldü.
Grubun diğer 4 üyesinin cesedi ise iki aydan fazla süren araştırmalar sonucunda bulundu. 4 Mayıs 1959 tarihinde sedir ağacından 75 metre uzaklıkta bulunan cesetleri ise diğerlerinden daha iyi giyimliydi. Zolotaryov, Dubinina’nın kürklü montunu ve şapkasını, Dubinina ise ayağına Krivonişenko’nun yün pantolonunu giymişti.
Cesetler 4 metrelik bir dere yatağında bulundu. Dili ve çenesi olmayan kurbanlar, cesetlerden ikisinin kafatasında; diğer iki tanesinin ise kaburgalarında kırıklar bulunmuştur.
Uzmanların incelemeleri sonrası görüşüne göre; bulunan ilk 5 grup üyesinin ölümü hipotermidendi. Vücutlarında herhangi bir darp izi yoktu. Sadece Rüstem Slobodin’in kafasında bir çatlak vardı ama bu onu öldürecek şiddette değildi. İki aydan fazla süren araştırmalar sonucunda bulunan grubun diğer 4 üyenin cesetleri üzerine yapılan incelemeler sonucunda, Thibeaux-Brignollel’ın kafatası kırılmıştı. Dubinina ve Zolotarev’in kaburga kemikleri kırıktı ve Dubinina’nın dili, gözleri ve dudağı yoktu. Cesetlerin üzerinde yapılan araştırmalar sonucunda aşırı derece radyasyona rastlandı.
Rus yetkililer yaşanan bu olayı ‘’Bilinmeyen bir gücün etkisi ile 9 dağcı kendilerini çadırlarından dışarı attı ve hayatlarını kaybetti’’ diye açıklamıştır. Ölen grup üyelerinin üzerlerinde bulunan radyasyonun sebebi ise açıklanmadı.
2 Şubat 1959 gecesinde yaşanan o korkunç ve gizemli gecede dağın diğer yamacında kamp yapan başka bir dağcı grubunun gökyüzünde gördüğü ‘’Küre biçimindeki’’ nesneler için de bir açıklama gelmedi.
Yuri Yudin’in ”Tanrı’ya bir soru hakkım olsa o gece arkadaşlarıma ne olduğunu sorardım.” sözü olayın ne kadar gizemli olduğunu anlatmaya yetiyor.
Dyatlov Geçidi İle İlgili Yaşanan Esrarengiz Bilgiler
12 yaşındaki Yury Kuntseviç, cesetlerin üzerinde kahverengi bronzlaşmış lekeler olduğunu söylüyor.
Grubun 50 kilometre uzağındaki diğer kayakçılar olay gecesinde kuzeyde garip turuncu küreler gördüklerini rapor ettiler. Bu tip raporlar 1959 yılında Ocak ayından Mart ayına kadar alındı. Fakat bunların sonra R-7 Semyorka roket testi olduğu teyit edildi.
Olay gecesi grubun çektiği son fotoğrafın garip turuncu küreleri gösterdiği iddia edilmektedir.
Olay yerinde garip bir metal parçası bulunduğu rapor ediliyor. Bu metal parçası arama ekibi tarafından fotoğraflanmıştır.
Araştırmacılar Yuri Krivonişenko ve Yuri Doroşenko’nun kamp ateşini kuru odunlar yerine sedir ağacından kırdıkları yaş dallarla yaktıkları tespit etmişlerdir. Bundan dolayı gençlerin olay gecesi görme yetilerini kaybettikleri düşünülmektedir.
Grubun son kamp yeri ise, R-7 roket testinin yapıldı olan Baykonur Uzay Üssü diğer adı ile Tyuratam’tan Sovyet Rusya’nın nükleer araştırmalar yaptığı yer olan Novaya Zemlya’nın arasında kuruluydu.
Olay yerinde gruba ait ayak izlerinden başka yabancı ayak izi yok. Bu bulgu ise Mansi yerlileri veya başka yabancılar tarafından öldürüldükleri tezini çürütüyor.
Cesetlerin kırıkları olmasına karşın dışarıdan darbe aldıkları görülmüyor.
Rüstem Slobodin’in dudakları ve yüzünün sol yarısının şiş olduğu tespit edildi. Vücudunun değişik yerlerinde darp izleri görülüyor. Slobodin midesini kramp girmiş veya darbe almış gibi tutuyor. Cesedin bulunduğu pozisyona bakarak araştırmacılar Slobodin’in bir şeyle mücadele etmiş olabileceğini düşünüyorlar. Darp izleri, dudağının ve yüzünün sol yarısının şişik olması bu iddiayı doğrularken, çevrede yabancı ayak izi olmaması iddiayı çürütüyor.
Dere yatağında suyun içinde bulunan dört cesedin giysileri üzerinde mor renkte lekeler görülüyor. Araştırmacılar bunların minerallerden kaynaklandığını düşünüyor.
Igor Dyatlov, Yuri Krivonişenko, Rüstem Slobodin, Semyon Zolotarev’a ait 4 kamerası olduğuna inanılıyor, fakat Dyatlov dışındaki diğer kameraların içinde ne olduğu bilinmiyor veya açıklanmıyor. Semyon Zolotarev olay gecesi çadırdan kaçarken kamerasını yanına alan tek kişi.
Yuri Krivonişenko’nun burnunun bir kısmı yok.
İddiaya göre Yuri Doroşenko’nın gruptan ayrı özel bir günlüğü var ve grubun günlüğü ile birlikte çadırda bulundu. Günlükte felaketin tam nedeninin yazdığı söyleniyor.
Bir cevap yazın