MEB Tarafından 100 Temel Eser Listesinde Yer Alan Bir Küçük Osmancık Vardı Romanının Özeti.
Bir Küçük Osmancık Vardı edebiyatımızın ünlü hikayelerinden biridir.
Bir Küçük Osmancık Vardı Romanının Yazarı Kimdir?
Bir Küçük Osmancık Vardı kitabının yazarı şair, yazar, tiyatrocu, oyuncu ve yazar Hasan Nail Canat’tır. Hasan Nail Canat’ın Bir Küçük Osmancık Vardı eseri İlköğretim Okullarında Okutulacak 100 Temel Eser listesinde yer almıştır.
Okullarda soru olarak da sorulan hikayelerden olan Hasan Nail Canat’ın Bir Küçük Osmancık Vardı hikayesini sitemizde yer alan özetini okuyabilirsiniz. Hasan Nail Canat’ın Bir Küçük Osmancık Vardı özetini okumanız Hasan Nail Canat’ın Bir Küçük Osmancık Vardı kitabı ile ilgili çıkan soruları çözmenizde faydalı olacaktır.

Hasan Nail Canat’ın Bir Küçük Osmancık Vardı Kitabının Özeti
Mutlu bir aile yaşantısı olan Abdullah Bey, hanımı ve çocuğu Osman ile birlikte yaşıyordu. Abdullah Bey fabrikatördü. Çivi fabrikası sahibi olan Abdullah Bey, hanımın Fatma Hanım ve çocuğu Osman’ı çok severdi. Mutlu güzel günler geçiren ailenin evine bir gün postacı kılığında bir hırsız geldi. Soyguncu Abdullah Bey’in hanımı bayılttı evdeki çelik kasayı açtı. Fakat kasada para bulamadı. Hırsız evden eli boş dönmek istemedi ve küçük bir çocuk olan Osman’ı kaçırdı.
Hırsız, o anda işte olan Abdullah Bey’in aradı ve çocuğunu kaçırdığını evde hanımın da baygın halde olduğunu söyledi. Hırsız, Abdullah Bey’e hemen eve gitmesini ve polise haber vermemesini söyledi. Abdullah Bey, telefonla evi aradı telefona cevap veren olmadı. Bu durumda iyice kuşkuları arttı ve hemen eve gitti. Abdullah Bey eve gelince hanımını ağlarken buldu. Abdullah Bey ve hanımı evde hırsızdan gelecek telefonu beklemeye başladı.
Hırsız birkaç saat sonra aradı. Hırsız telefonda Abdullah Bey’e yarın akşama kadar dediği miktarda parayı dediği adrese getirmesini ve polise haber vermemesini söyledi.
Hırsız çocuğu yıkık harabe bir eve götürmüştü. Çetenin reisi olan Apo adında biriydi. Çetenin diğer üyelerinden biri de Zevzek adında biriydi.
Abdullah Bey’in hanımı Fatma Hanım, Abdullah Bey’den habersiz durumu polise bildirdi. Komiser Mahmut Bey, durumu öğrenince iki sivil polis görevlendirdi.
Diğer taraftan Osman’ın kaçırıldığı evin yanında bir kamyon geçiyordu. Kamyonda 12 yaşında olan Garip ile ustası Ali vardı. Ali ve Garip bir çocuk ağlaması duydular. Osman’ı alıp yollarına devam ettiler. Osman, Ali ve Garip’e iyice alıştı. Ali Bey’in Fatoş ve Nihat isminde iki çocuğu vardı. Kayseri’ye gelince Ali Bey, Osman’ı eşine teslim etti.
Bir köyde çiftliği olan Bünyamin Amca ile Şerife Hanım’ın çocukları yoktu. Ali Bey, bu aileyi tanıyordu. Çocukları olmayan Bünyamin Amca ile Şerife Hanım’a Garip ile Osman’ı evlatlık vermek istedi. Aile bu duruma çok sevindi.
Öbür yanda Osman’ın gerçek anne ve babası olan Abdullah Bey ve Fatma Hanım aylarca çocukları Osman’dan haber alamamıştı.
Osman yeni ailesi ile birlikte yaşıyordu. Aile çocuğun adını bilmediğinden Hüseyin adını koydu. Bünyamin Bey bir gün rahatsızlandı ve hastaneye kaldırıldı. Hastaneye kaldırılan Bünyamin Bey bir süre sonra öldü. Çocuklar bir kez daha babasız kalmıştı.
Osman yani Hüseyin yeni ailesi ile yaşamaya devam etti. Yıllar yılları kovaladı Şerife Hanım, Osman’ı da yanına aldı ve İstanbul’a gitti. Garip askere gitmişti.
Hüseyin eğitim hayatına İstanbul’da devam etti. Garip ise evlenmişti. Hüseyin lise üçüncü sınıfa gelmişti. Üstelik edebiyatta çok başarılı biriydi. Hüseyin’in yazmış olduğu hikâyeler okulun duvar gazetesini çıkıyordu.
Hüseyin bir yarışmaya katılır. Hüseyin kendi hikayesini yazar. Hüseyin’in okulun müdiresi Hüseyin’in akrabası oluyordu. Hüseyin yarışmada kendi hikayesini yazar. Müdire hanım Hüseyin’in yazdığı hikayeyi okur. Müdire hanım Hüseyin’in akrabası olduğu için Abdullah Bey ve Fatma Hanım’ın yıllar önce çocuklarının kaçırıldığı bilir ve Hüseyin’in aslında Abdullah Bey ve Fatma Hanım’ın oğlu Osman olduğunu anlar. Bu durumu Fatma Hanım’a bildirir ve Osman’ı gerçek ailesine kavuşturur.
Bir cevap yazın