Gazeteci Hrant Dink Kim, Hrant Dink’in Söylediği Sözler, Hrant Dink’in Hayatı, Hrant Dink Cinayeti, Hrant Dink Resimleri, Hrant Dink Hakkındaki Bilgileri sitemizde bulabilirsiniz.
Hrant Dink’in Hayatı
Gazeteci ve yazar Hrant Dink 15 Eylül 1954 yılında Malatya’da doğdu.
Ermeni asıllı gazeteci, yazar Hrant Dink’in babası Sivas’ın Gürün ilçesinde ve Hrant Dink’in annesi ise Sivas’ın Kangal ilçesinde doğup büyüdüler.
Hrant Dink’in anne ve babasının boşanmasından sonra Hrant Dink ve iki kardeşi İstanbul Fatih Gedikpaşa’da bulunan Ermeni Yetimhanesi’ne verildi.
Hrant Dink, Şanlıurfa’da 2002 yılında yaptığı konuşmasında ”Ben Türk değil Türkiyeliyim ve Ermeniyim” sözleri üzerine yargılandı ve yargılamanın sonucunda ise beraat etti. Hrant Dink’e, ayrıca Türklüğe hakaretten dolayı birçok dava açıldı.
Hrant Dink ve Agos Gazetesi
Agos Gazetesi’nin kurucularından birisidir Hrant Dink.
Hrant Dink Cinayeti
Hrant Dink, 19 Ocak 2007 yılında İstanbul Şişli’de Halaskargazi Caddesi üzerinde Agos Gazetesi’nin çıkışında Ogün Samast’ın yapmış olduğu silahlı saldırı sonucunda öldü.
Hrant Dink cinayetinden 36 saat sonra 20 Ocak 2007 tarihinde Ogün Samast, Samsun Otogarı’nda Trabzon’a gitmek üzere iken, jandarmalar tarafından yakalandı.
Azmettirici Yasin Hayal
Yasin Hayal, Hrant Dink cinayetinden azmettirici olarak tutuklanmıştır.
Hrant Dink Cinayetinde Kim Ne Kadar Ceza Aldı?
Ogün Samast, Hrant Dink cinayetinde; tasarlayarak adam öldürmek ve ruhsatsız silah bulundurmak suçlarından toplam 22 yıl 10 ay hapis verdi.
Yasin Hayal; Hrant Dink cinayetinden Ogün Samast’ı cinayete azmettirmekten dolayı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile adlı.
Hrant Dink Kitapları: Bu Köşedeki Adam, İki Yakın Halk İki Uzak Komşu
Konuşalım, okuyalım, muhakemeyi kendimiz yapalım. Böyle bir ortamda hiçbir dayatma imkân bulamaz.
Türkler Ermenilerin, Ermeniler Türklerin doktoru, başka çare yok. -Pen Award ödülünü aldığı zaman. –
Ben Türk değil Türkiyeliyim ve Ermeniyim.
Eğer Türkiye demokratikleşmezse, Ermenistan hiçbir zaman güvende olmaz. Türkiye’nin, boğulmanın eşiğinde olan bu genç devlet için bir şans olabileceğine inanıyorum. Bu ütopya gibi görülebilir ama Ermenistan yarın, Türkiye sayesinde, AB’ne ait bir komşuya sahip olma şansına kavuşacak.
Türklerle Ermeniler arasında bir diyalog, bir normalleşme isteniyorsa bu ancak konuşmayla olur. Susarak olmaz, engellenerek olmaz.
Evet, biz Ermenilerin bu topraklarda gözümüz var. Var, çünkü kökümüz burada. Ama merak etmeyin. Bu toprakları alıp gitmek için değil. Bu toprakların gelip dibine gömülmek için.
Hükümetler, yurttaşlarının taleplerini dikkate almak ve çözümler bulmak yerine bu talepleri görmezden geliyor ve bu talepleri dış müdahalelerin malzemesi, sermayesi haline dönüştürüyor.
Kendi kimliğini ötekinin varlığına göre konumlamak hastalıktır. Kimliğini yaşatabilmek için sana bir düşman gerekiyorsa, senin kimliğin hastalıktır.
Ermeni kimliğini 1915 mezarlarının arasında aramamak lazım. Ben acımı her gün içimde taşıyorum.
Ermeni halkını bir kuyunun 1915 metre dibinde tutmaya çalışanlar var. O travma içinde onu tutmak istiyorlar. Oysa artık kuyunun ağzındaki ışığa erişmesi, bu kuyudan kurtulması gerekir.
Bir cevap yazın